aralarında ateş böceklerinin koşuştuğu
bir ormanın
içinde bir yerlerde olmak için
tepemizde düşüncelerin üşüştüğü
kıldan ince bir sırat köprüsünün
deli dumrulu ile dövüşüyoruz
bir fiske atayım derken
güllelerle dövülen bizler
bir gül yerine
tohumlarla yetiniyoruz…
suyunu allah veriyorda
sevgisini esirgeyen bizler
uğraşıyoruz gülden ormanlar oldurmak için
hadi oldu diyelim
birde o ormanlarda hiç arı olmasın derdimiz
biz sırça köşkler içinde
yaşamak gayesiyle
rahatını bozmak istemeyen
salyangoz sürüsü
sırtımızda evimiz var ya
sürünmüyor zannediyoruz
her taraf karga…
her taraf koca ayakkabı tabanlarıyla kaplı
üstümüze üstümüze gelen
gir evinin içine
kaç desem ne yazar ki bu hızınla
kışın bitmez
yakılası yazınla
yare denmez söz
söze gelmez öz
bakış yetmez
sanki bir çift göz
nefes nefes tüter
gönül durur
nefs gezmez
bir olan
gönle dolan
uzakta solan
yar kim bilir
el bilmez
söz bilmez
iz bitmez