Bölüm 1.
-Evden çıktığımızdan beri konuşup duruyorsun.
-Susayım mı?
-Konuş ama az.
-Bu kadar mı bıktın benden. Ne yani sussam beni daha çok mu seveceksin. Anlamıyorum seni artık.
-Artık mı? Sen beni anlamış mıydın?
Sessizliği koluna taktığı anda kafatasında bağrışmalar başladı. Anlamadığım sen misin diye düşünmesi ile kapa çeneni diye bağırması bir oldu.
-Ben mi kapatayım. Sen konuşuyorsun ben susmanı istedim sadece.
248 adımdır birbirine bağlanmış elleri biraz önce ikisi de farketmeden ayrıldı. Terli elleri bacaklarının iki yanında salınırken, isteksiz gövdeleri aynı yöne gitmeye devam ediyordu. Vıcık vıcık terlemelerine rağmen ikisi de üzerlerindeki montları çıkarmadılar. Dilge köşe başındaki tekel bayiinden sigara almaya girdi. Bir süre sonra çıktığında sigarasını çoktan yakmıştı. Her zamanki gibi sigarasını sol elinde tutuyor bir erkek edasıyla dudakları ile buluşturduğu sigarayı farketmeden ısırıyordu.
-Bırakmadın şu zıkkımı!
-Bırakmadım.
Kendini bildi bileli sigara içerdi Dilge. Arkadaşları ile okuldan kaçmaya başladığı günlerde aldığı o pis kokulu Samsun sigarası ile başlayan tiryakiliği ona sararmış dişler vermişti. Belki de o yüzden gülmüyordu.
Sosyoloji okumuştu. Öğrenciyken gittiği parti sayısı girdiği ders sayısından fazlaydı. Zaten okulu bitireceği de yoktu. Erkek arkadaşından uzak kalma korkusu ile bitirmişti okulu. Korkuları hayatına yön veriyordu. Hep böyle olmuştu. Şimdi de korkuyordu. Neden?
-Neden?
-Ne neden?
-Neden bana hep kötü davranıyorsun?
-Ben mi?
Kaldırımın bittiği yerde arabalar yeşili bile beklemeden harekete geçtiği anda Dilge yola atladı. Kolunu saran el tutmasa az önce montunu yalayarak geçen taksi ona çarpacaktı.
-Dikkat etsene görmüyor musun kırmızı ışığı? Dursana…
Ona inat yeşili beklemeden peşinde bir çitanın koştuğu ceylan gibi bir çırpıda karşıya geçti. Arkasına baktı. Durmadı.
…