YOLSUZ/Kayıp Kitap-2 27 Kasım 2010

Bölüm 1.

Yolun karşısına geçti. Yerin yarım metre altına doğru inmiş dükkanın vitrinindeki çıplak vitrin mankeni ile merhabalaştı. Bir an nereye gideceğini hatırlayamadı. Yanından geçen arabaların rüzgarı ile kulaklarını tırmalayan inşaat sesini ne kadar rahatsız edici bulmuştu. Tekrar söylendi. Dün akşamki kalabalığı hatırladı. Birbirine bakan donuk gözlerin arkasındaki dünyayı düşünmeden edemedi. Benimde gözlerim öyle mi bakıyor diye solundaki berberin aynasına baktı. Gözlerine değil ayağındaki botlara baktı.

30’unu yeni geçmiş, kendi halinde bir insandı. O kadar.

Yüzyıldır bu sokakları arşınlıyor gibiydi. Yüzyıldır yaşıyor gibiydi. Yüzyıl gibiydi. Sabah onu şaşırtan tebessümün uçup gittiğini farketti. Ayna aramadı gözleri. Kolundaki saate baktı. Daha çok vardı. Bir kafede otursam diye düşündü. Kahveyi hiç sevmezdi. Çay söyleyecek yine, tadını beğenmezse söylenecek ve her zaman olduğu gibi ayıp olmasın diye son damlasına kadar içecekti bardaktaki çayı. Boşverdi.

Bir süredir kitap okumuyordu. Yazmakta istemiyordu artık. Babası öldüğünden bu yana hiç birşey yapmıyordu hatta. Arkadaşları vardı. Nerdeydiler? Unuttuğunu farketti.

….

YOLSUZ/Kayıp Kitap-1 22 Kasım 2010

Bölüm 1.

UYANIŞ

Güneşin göz kapaklarını okşamasıyla uyandı. Nedeni belirsiz bir tebessümün dudaklarında olduğunun henüz farkında değildi. Yanıbaşındaki ayağı kırık saate baktı.Sadece baktı.

Yatağında doğruldu. Ayağını yatağın ucundan sarkıttı. Ayakları ile terliğini ararken bir yandan yarım açık gözleri ile pencereyi süzüyordu.

Boynuna uzattığı eliyle ensesini sıvazlarken gözü aynaya ilişti. Tebessümünü gördü. Kim bu yabancı diye baktı. En azından uzun zamandır görmeye alışık olmadığı bir yüz olduğunu düşünmesi ile başını çevirmesi bir oldu.

Kapıyı açtı. Karanlık bir koridordan yavaş adımlarla geçerken, sol elini duvara değdiriyordu. Uyurgezer gibi geçtiği koridorun sonunda beyaz bir kapı onu karşıladı. Zorlayarak açtığı banyo kapısından içeri girdi. Yüzünü yıkadı. Odasına doğru yola koyuldu. Bu uzun koridorun her santimetresinde bir resim vardı sanki. İnsanlar, çiçekler, düşler, gerçekler…

Odasına girdi. Pencereyi açtı. İçeri giren serin hava henüz kurumamış saç uçlarına dokunup geçerken çektiği nefes ile titredi olduğu yerde. Rahatlayan gövdesini yatağın başucundaki telefonuna doğru yönlendirirken içten içe söylenmeye başladı.

Neden hep peşimdesin?

Evden çıktı.

Bölüm 1 devam edecek…