Ne kadar abuk subuk bir başlık oldu farkındayım. Bilerek o şekilde yazdım. Sen kimsin ki cümlelerini biliriz…
Sen kimsin ki bana akıl veriyorsun?
Sen kimsin ki bana öğretiyorsun?
Sen kimsin ki bana kafa tutuyorsun?…
vs. vs..
Çok değişik bir zamanda hayatımızı sürdürüyoruz. İnanılmaz şeyler oluyor ama olmuyormuş gibi yaşıyoruz. Toplumsal koma haline geçtik uyku halinden. Bizler adına kararlar alınıyor, bizler adına adımlar atılıyor. Ama bizim umrumuzda değil. Bizim çok değer verdiğimiz hangi kavram varsa önce ufak ufak gıdıkladılar. Ciddiye almadık tabi… Bir süre sonra çok seslilik dedikleri Türkiye’de kakafoni olarak kendini gösteren laylay demokrasisi ile bu bizim için önemli kavramlara alenen saldırmaya başladılar. Bir hık dedik, iki mık dedik ama bizim öyle meşguliyetlerimiz vardı ki, bu meşguliyetler arasında farkedemediğimiz o kadar çok şey vardı ki unuttuk gitti.
Bugün artık bizim kavramlarımıza bizlerden birileri tarafından dalga geçer gibi binbir türlü hakaret ediliyor. Bi allahın kulu da Efendi! dur orada..! diyemiyor.
Nedir bizi bizden uzaklaştıran diyorsanız aslında biraz okuyarak, biraz kafa patlatarak bunu çözmemiz hiç te zor değil.
Arzu eden varsa bi şekilde izahını yaparız.
Benim demek istediğim şu özetle… Kendimizi, değerlerimizi o kadar çok yitirdik ki bize, bizim olana laf uzatana ancak
Sen kimsin ki ben kimim? gibi bir soru cümlesi ile diklenebilecek durumdayız. Böyle diklendik mi oturur bu sorunun cevabını bulmakla uğraşırız ve bize bahşedilmiş bütün muhakeme yeteneğimizi kaybettiğimiz için “kukuman kuşu” misali düşünür dururuz tünediğimiz hayat kavramlarının üstünde.
Kendimize gelmemiz lazım. Acilen!