Kendim ve kendimdekiler üzerine…

pessoa.pngTemiz, tertemiz bir uyku çekmeyeli çok olmuştu. Biraz düşündüm elimde olmadan. Hergün o kadar çok şey duyuyor ve görüyoruz ki, geceleri yastıklarımıza başımız düştüğünde derin bir nefes ve mutlu bir yüzle uyumak çok zorlaştı. Nedense alıştığımız ortamlardan uzaklaşınca daha bir hafifliyoruz.
Bir süre önce çok sevdiğimiz yaşam alanlarımız tek düzeleştikçe çekilmez bir hal almaya başladı. Tabi bu bir yorum… Tek düzeleşenin bizim yaşam şekillerimiz olması kuvvetle muhtemel. Biraz amaçsız hareket ettiğimizde veyahut vazgeçemediklerimiz kendi yaşamlarımızın üstüne çıktığında güçsüzleşiyoruz ve yaşantımız üzerinde kurduğumuz hakimiyet kayboluyor.
O noktadan sonra bizim oluşturduğumuz ne varsa bizden kopuyor ve sanki onları vareden biz değilmişiz gibi kendi yarattığımız canavarla başedemiyoruz, altında eziliyoruz, kimimizi de bu canavar yutuyor.
Kendi yaşamlarımız içine hapsolduğmuz anda cevremizde olup bitenler bir anda karşıtlıkları ile bize hücum ediyor, yanlızlaşıyoruz ve bir süre sonra ne varsa onları düşman ilan ediyoruz. Farklı zevkler, farklı düşünceler, farklı inançlar… Ne derseniz deyin bu bu hale geliyor. Farketmiyoruz. Kendi yarattığımız yel değirmenlerine rüzgarı da biz veriyoruz sonrada onunla şavaştığımız düşünülsün diye elimizde kılıç söylenip duruyoruz.
Bu bir tespit tabiki. Bunun içinden nasıl çıkılabileceğini söylemek te zor değil… Hepimizin öcüleri karşılaşmaya cesaret edemediğimiz gerçeklerimizdir. Bir yandan öyle olduğunu biliriz ama işimize geldiği için yüzleşmekten itina ederiz hatta inkar etmekte sevdiğimiz yollardan biridir.
Bende çok olur TV’nin karşısında aylak aylak zap turları attığım zaman çok geçmez 10-15 dk sonra ciddi bir sıkıntı içine girerim. Bazen o sıkıntının sesine kulak veririm ve ayaklanırım bazen de sen sus karışma bana derim devam ederim miskinliğime… İkinci yolu seçtiğim zamanlar kendimi susturmaya çalıştığım zamanlardır ve bilirim ki susturmak mümkün değildir onun sesini.
Yapılması gereken kendi sesimize kulak vermektir özetle… O sesin kaynağını düşünmek sıkıntıları düşünmekten daha mantıklıdır emin olun. Çünkü bizi ferahlatacak cevaplar bu kendimizle tanışma neticesinde ortaya çıkacaktır. Kendisiyle yüzleşebilen insanın korkmasına gerek yoktur ve çok kısa zamanda korktuklarından daha güçlü olduklarını görecektir.
Bütün bu söylediklerimin ulaşacağı bir netice var tabiki; kendinizi sevmek… Bu biraz derin bir konu onu da başka bir güzel zamana bırakalım.

“Kendim ve kendimdekiler üzerine…” üzerine 2 yorum

  1. Ben çok kıskandım…Bu kadar açık yüreklilikle ve bu kadar herkesin olduğu bi yazıyı yazdığınız için.İçimdeki SES kahkaha atıyor bu cümleleri okurken çünkü benim o da.Ve sen sus diye anlattığınız kısım:) İşimize gelmeyince nede güzel tıkıyıveririz ağzını.O boğuk boğuk atsada çığlıklarını biz hala devam ederiz susturmaya ve bir süre sonra ses de duyulmaz olur.Ama ne mutlu ki duyabilenlerdeniz.O zaman hep birlikte çığlık atalım bence,bırakalımda özgür ce seslensin bize biz de özgürlüğümüze doyalım…

  2. imdat !

    ey gönlüm, boğuk sesim,
    başımdaki gitmez şişlik…

    üstümdeki gölge,
    boğazımdaki düğüm bu ben’de ki,
    sıyrılmakta üstüme giydiğim bu çığlık,
    çıplak bir benden bir ötekine…

    avazımda sakladığım yüküm,
    tanıdıkça açıklarda esen yel içimdeki,
    bırak, öyle kalsın ey öteki yarım,
    yarılsın baştan başa tamamım !

    ş.a.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir