Gidenlerin ardından gelenler…

Picture 5.png

Titreyen sesiyle gelenleri karşılıyordu. Kaybettiğinin özlemi ile sarsılmış bedeni her an yıkılacak bir çınar gibi son anlarını yaşıyordu sanki. Kapıyı her açışında kapıdan içeri girenlere öyle bir “Dostlar sağolsun”deyişi vardı ki için için ağladığını farkettirmeye yetmiyordu.Gidene ondan daha yakın olanlar gülücükler atarken timsah gözyaşları arasından, gerçekten kıymetini bildiği gidene güle güle demek ne kadar da ağır geliyordu ona. Kafasını çevirdiği her yerde bir omuz arıyordu. Ondan bağımsız başı ve saçları sahibini arayan dalları gibiydi yaseminlerin.

Bir elinde kolonya bir o yana bir bu yana koşturuyordu. Gidenin gittiğini bir tek o biliyordu sanki. Bu ayrılığın sevgiliye vuslat, onunla birleşmek anlamına geldiğini nasıl anlatabilirdi ki bu gölgelere…

Onu anlayacak kim vardı ki hem?

Yine bir köşeye çekildi. Tıpkı aylar öncesinde olduğu gibi kontrol edemediği gözyaşları çoktan bağımsızlığını ilan etmişti. Hürriyetine kavuşmuş kanaryalar gibi şakıyorlardı ve yanaklarından sekerek dudaklarında yok oluyordu yolculukları. Derin derin nefes alıp verişlerini farketti. Her isyan edişindeki gibi adresini buldu içindeki sızılar. Gözünün önünden geçti anılar. Ayrılıklar geldi aklına, üstünü kapadı çünkü üşümüştü özlemi.

Bir bir gittiler, kalabalıklar kayboldu. O adasına çekildi. Her tarafı masmavi… Uzandı yatağına. Özlemini bastırmadığı zamanlar gibi başını omzuna yasladı. Kokusunu çekti içine, unutmuşmuyum derken hatırladı. Bir damlayı omzuna bıraktı. Gözleri kapandı. Derin bir nefes daha çekti istemsiz.

Yine üşüyordu.

Mevsim kıştı.

Değişen pek bir şey ve “O” yoktu.

Üzüldü.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir