Bölüm 1.
Yolun karşısına geçti. Yerin yarım metre altına doğru inmiş dükkanın vitrinindeki çıplak vitrin mankeni ile merhabalaştı. Bir an nereye gideceğini hatırlayamadı. Yanından geçen arabaların rüzgarı ile kulaklarını tırmalayan inşaat sesini ne kadar rahatsız edici bulmuştu. Tekrar söylendi. Dün akşamki kalabalığı hatırladı. Birbirine bakan donuk gözlerin arkasındaki dünyayı düşünmeden edemedi. Benimde gözlerim öyle mi bakıyor diye solundaki berberin aynasına baktı. Gözlerine değil ayağındaki botlara baktı.
30’unu yeni geçmiş, kendi halinde bir insandı. O kadar.
Yüzyıldır bu sokakları arşınlıyor gibiydi. Yüzyıldır yaşıyor gibiydi. Yüzyıl gibiydi. Sabah onu şaşırtan tebessümün uçup gittiğini farketti. Ayna aramadı gözleri. Kolundaki saate baktı. Daha çok vardı. Bir kafede otursam diye düşündü. Kahveyi hiç sevmezdi. Çay söyleyecek yine, tadını beğenmezse söylenecek ve her zaman olduğu gibi ayıp olmasın diye son damlasına kadar içecekti bardaktaki çayı. Boşverdi.
Bir süredir kitap okumuyordu. Yazmakta istemiyordu artık. Babası öldüğünden bu yana hiç birşey yapmıyordu hatta. Arkadaşları vardı. Nerdeydiler? Unuttuğunu farketti.
….